Jean Piaget
Genetik epistemoloji ve bilişsel gelişim alanında çığır açıcı çalışmalar yapmış olan Piaget, çocukta düşünce ve dil gelişiminin bir süreklilik içinde değil de, evrelerden geçerek oluştuğunu ve birey çevre ilişkilerinde etkin bir şekilde yapılandığını ortaya koymuştur.
Dış dünyadan yalnızca izlenimler almakla kalmayıp zekasını etkin bir tarzda yapılandıran çocukta bilişsel yapı, Piaget’ye göre, dört evrede gerçekleşir:
1. Duyusal motor dönem (0-2 yaş)
2. İşlem öncesi dönem (2-5/6 yaş)
3. Somut işlemler dönemi (6/7-11/12 yaşlar) - (somut işlemsel dönem olarak da adlandırılır.)
4. Soyut işlemler dönemi (11/12 ve sonrası) - (formel işlemsel dönem olarak da adlandırılır.)
Jean Piaget, çocuk zihniyetinin yetişkinin zihniyetiyle hiçbir ilişkisi olmadığını öne sürmüştür. Çocuğun mantığı kendine özgü olduğu gibi, ona göre, düşüncesi de benmerkezlidir. O kendisi için gelişir, kendi tarzında eğlenir; aklın kavramsal bilgileriyle ilgisi yoktur, çelişki bilmez. Çocuk ancak başkalarının düşüncesiyle temasa, geçtiği zaman mantıklı olmaya başlar.
Ayrıca gelişim düzeyi kavramını Jean Piaget'e borçluyuz. Piaget Teorisi olarak bilinen teorisi, herkesin değişmez bazı düzeylerden geçtiğini ve bunların birbirinden ölçülebilir olarak ayrıldığını ortaya koymuştur. Bunların yanında, bilimsel gelişimi açıklamaya yönelik çok farklı ve kapsamlı bir bakış açısı ortaya koymuştur.
Temel Eserleri
§ Le Langagvövmcömmcdkt la Pensée chez l’Enfant - Çocukta Dil ve Düşünce
§ La Représentation du Monde chez l’Enfant - Çocukta Dünya Tasarımı
§ Introduction à l’Épistemologie génétique - Genetik Epistemolojiye Giriş
§ La Naissance de l’Intelligence - Zekânın Doğuşu.
Piaget Teorisi
Piaget Teorisi, bilme, anlama, yorumlama ve öğrenme eylemlerini gerçekleştirmeyi sağlayan zihinsel etkinliklerin genel adıdır. Biliş (cognition) insanın, kendini ve çevresini anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerini gerçekleştirmesini sağlayan zihinsel etkinlikleri gösteren bir kavramdır. İnsan böylesi zihinsel etkinlikleri gerçekleştirebilen bir organizma olduğu için “düşünen” bir varlıktır. Doğumundan ölümüne insanın geçirdiği fiziksel gelişimin benzeri bir biçimde, biliş de gelişim gösterir. Kısaca, bilişsel gelişim doğumundan başlayarak insanın anlama/yorumlama ve öğrenme biçiminde hem nitelik hem de içerik açısından giderek yetkinleştiği bir sürece işaret etmektedir.
İnsanın zihinsel etkinlikleri bilişsel gelişim evrelerinin elverdiği ölçüde gelişir. Bilişsel gelişim, evrelere ayrılabilir ve insanın zihinsel etkinlikleri normal koşullar altında söz konusu evrelerin elverdiği ölçüde gelişir. Bu evreler Piaget (bkz. 1965,1976) Bruner (bkz. 1956, 2002), Vygotsky (1986) başta olmak üzere çeşitli araştırmacılar tarafından farklı açılardan yaklaşılarak, ancak açık benzerlikler taşır biçimde ele alınmış ve karakteristikleri tanımlanmıştır.
Anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin insan için nesnenin kendisinden bağımsızlaşması, yani kavramlaştırmanın başlaması gelişimdeki en büyük adımlardan biridir. Tanımların ortak yanını şöyle belirginleştirilebilir;
§ İnsanın kendisini ve çevresini anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinde, başlangıçta yalnızca duyuşsal olarak algıladığı nesnelerle kurduğu ilişki varlık gösterir.
§ Anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin insan için nesnenin kendisinden bağımsızlaşması, yani kavramlaştırmanın başlaması gelişimdeki en büyük adımlardan biridir.
§ Önce somut kavramlar yoluyla ve giderek imgeler ve semboller bir diğer deyişle soyut kavramlar soyutlamalar yoluyla anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin gerçekleştirilmesi bilişsel gelişimin bütün araştırıcılar tarafından ortaya konmaya çalışılan içeriğinin en yalın sunumudur.
§ Böyle bir çerçeve çizdikten sonra, artık bilişsel gelişimin evrelerini temel ayrıntıları vererek açıklayıp dilin bu evrelerdeki rolünü vurgulayabiliriz.
Teoremin üzerinde durduğu evreler
Bilişsel gelişim sürecinin 0-2 yaş aralığına denk düşen ilk evresinde insan, önce kendini diğer nesnelerden ayırt eder. Bu evrede henüz diğer nesneleri ancak kendi eylemleri aracılığıyla duyuşsal olarak algılayabilmektedir. 2 yaşının sonuna doğru nesne kalıcığı kavramını edinir ve basit zihinsel etkinlikler göstermeye başlar. İnsanın bilişsel gelişimi kendini bir nesne olarak ayırt etmesiyle başlar, diğer nesnelerin varlığını kendi eylemleriyle tanımasıyla devam eder. Bu aşamada nesneleri yalnızca duyuşsal olarak algılamaktadır. Yani, örneğin nesneler başlangıçta onun için yalnızca onları gördüğü ya da elinde tutup dokunduğu zaman vardır. Bu nedenle, bir bebeğin oyuncak topunu saklarsanız henüz nerede olduğunu aranmaz. Nesneyi duyuşsal olarak algılayamadığı için onun varlığını kaybetmiştir. Bu evre insanın 0-2 yaş aralığına denk düşmektedir. Bu evrede dış dünya bebek için duyuşsal olarak algılanabildiği ölçüde varlık bulur.
İkinci yaşının sonuna doğru nesnelerin varlığını, duyuşsal algılamalarından bağımsız olarak da fark etmeye başlar. Bir başka deyişle, nesneler onun için zihinsel kalıcılık kazanır. Çünkü bebek artık nesne kalıcılığı kavramını edinmiştir. Daha önce sakladığınızda unutup aranmadığı topunu aranmaya başlaması, nesne kalıcılığını edindiğinin bir göstergesidir. 0-2 yaş döneminin sonuna doğru basit zihinsel etkinlikler göstermeye başlar. Örneğin, basit sorunlarla karşı karşıya kaldığında ya da karşı karşıya bırakıldığında önceki deneyimlerinden yararlanarak, yahut başkalarından yardım isteyerek onları çözmeye çalışır. Deliği tıkandığı için sütakıtmayan biberonunu sallayarak sütün yeniden akmasını sağlamaya uğraşır. Başaramadığında da ağlayarak annesine beden dilinin eşliğinde çıkarabildiği birkaç ses dizisini de ekleyerek derdini aktarır. O artık düşünmeye başlamıştır.
İnsan dili de yavaş yavaş kullanmaya başladığı 2 yaş sonrasında, eylemler yoluyla öğrenmeden kavramlar yoluyla öğrenme evresine geçer. Çocuğun dili kullanmaya başlaması onun kavramlaştırarak düşünme, yani sembolik düşünme becerilerini geliştirir. 7 yaşa kadar uzanan 2 yaş sonrası evre, yaparak yaşayarak eylemler yoluyla öğrenmeden, kavramlar yoluyla öğrenmeye geçilen evredir. İşte anadilinin bireyin bilişsel gelişimi açısından önemi de tam bu noktadan itibaren belirginleşmeye başlar. Bilişsel olarak kavramlar yoluyla öğrenmeye geçiş evresi, dilin de yavaş yavaş kullanılmaya başladığı evredir.
Bu bağlamda, bu evrede, kavramların zihinde bütünüyle yapılandırıldığı söylenemez. Kavramların zihinde bütünüyle yapılandırılabilmesi bilişsel gelişimin sonraki evlerinde gerçekleşebilecektir. Bu durumun temel nedeni, bilişsel gelişimin bu aşamasında daha henüz somut nesneler ve olaylar arasındaki mantıksal ilişkilerin kavranamaması, soyut biçimde mantık yürütme, soyut önermeler arasında mantıksal ilişki kurma ve bu ilişkileri test etme eylemlerinin gerçekleştirilememesidir.
Somut nesneler ve olaylar arasındaki mantıksal ilişkiler, Piaget'nin somut işlemler evresi olarak adlandırdığı, bilişsel gelişimin 7-12 yaş aralığını kapsayan evresinde anlaşılır hale gelir. Soyut biçimde mantık yürütme, soyut önermeler arasında mantıksal ilişki kurma ve bu ilişkileri test etme eylemleriyse normal olarak 12 yaş ve sonrasında ulaşılması beklenen ve yine Piaget’nin biçimsel/işlemsel evre olarak adlandırdığı evrenin karakteristik eylemleridir.
Bilişsel gelişim sürecinde anadilinin yüklendiği temel rol eylemsel öğrenmeden, kavramsal öğrenmeye geçiş açısından belirginleşir. Bilişsel gelişimi, yukarıda ana hatlarıyla betimlenen evreler açısından içeriklendirdiğimizde, anadilinin bu süreçteki rolü nedir ve hangi nedenle bu rolü yüklenebilmektedir soruları aklımıza gelecektir. Bilişsel gelişim açısından anadilinin yüklendiği temel rol, eylemsel öğrenmeden, kavramsal öğrenmeye geçiş olgusu üzerinde yoğunlaşmamıza neden olmaktadır. Kavramlarla öğrenme, doğal olarak kavram öğrenme eyleminin gerçekleştirilmesini gerektirir. Dil kavramların sembolik taşıyıcısıdır. Yani, kavramların adlandırılmasını ve dolayısıyla sembolleştirilerek zihinde depolanmasını sağlar. Bu özelliği nedeniyle, bireyin etkileşimde bulunduğu toplumsal çevrenin kendi ürettiği kültürel değerleri, düşünce,inanç ve duyuş özelliklerini kavramlaştırarak ona sunmasında temel araçtır. Bu durumda, dil ve elbette insanın daha ana karnında etkileşime girdiği anadili, kavramlarla öğrenme evresinde doğal bir bilişsel uyaran durumundadır.
Kısaca, kavramsal öğrenme bilişsel gelişimin bir göstergesidir ve anadili doğası gereği insanın normal koşullar altında bilişsel olarak bu gelişimi gösterebilmesini sağlayan temel araçlardan biridir. Anadili öğretimi ortamları yalnızca dil becerilerinin geliştirildiği ortamlar değildir. Bu ortamlar bireyin bilişsel gelişimi ile uyumlu olarak bu gelişimi destekleyici, güdüleyici donanımları dil malzemesi aracılığıyla ona sunan/sunması gereken planlı öğretim ortamlarıdır.
O halde, kavramlarla öğrenme, kavram öğrenme ve sonrasında kavramlaştırma eylemleri anadili öğretimi ortamlarının hedef davranışlarının çerçevesini çizen niteliktedir. Böyle yaklaşıldığında, anadili öğretimi ortamlarında temel hedef olarak kavram öğretimi hedefi belirginleşmektedir. Bu saptama bizi, anadili öğretimi ortamları için aşağıdaki düzlemlere yönlendirmektedir.
|
Özümleme, bireyin, kendisinde var olan bilişsel yapılarla (şemalarla) çevresine uyumunu sağlayan bilişsel bir süreçtir. Diğer bir deyişle; çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, objeyi, kendisinde daha önceden var olan bilişsel yapı içine alması sürecidir. Çevresine, kendisinde var olan bilişsel yapılarla tepkide bulunmasıdır. (Senemoğlu, 2007)
Mevcut şemayı yeni durumlara, objelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecine "düzenleme" (accomodation) adı verilmektedir. Her yaşantı özümleme ve düzenlemeyi kapsar. Eğer mevcut bilişsel yapılar, yeni durumlara cevap vermek için uygun ise özümleme yapılır. Yeterli değilse, mevcut bilişsel yapılar yeniden düzenlenir. Bu yeniden düzenleme kabaca, öğrenmeye eşdeğer görülmektedir. Yeniden düzenleme olmadan tek başına özümleme ile öğrenme ve dolayısıyla da gelişme mümkün değildir. (Senemoğlu, 2007)
Dengeleme: Piaget'ye göre, bilişsel gelişimin temelindeki itici güç, dengeleme kavramında yatmaktadır. Ona göre, tüm organizmalar, doğuştan, kendileri ve başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurmalarını sağlayacak özelliklere sahiptirler. Yani organizmanın tüm donanımı, en yüksek uyumunu sağlamaya yöneliktir. Dengeleme de bu içsel eğilimi, yaşantılarla organize edici bir süreçtir. (Senemoğlu, 2007)
PİAGET’YE GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ
Piaget'e göre bilişsel gelişim, birbirini izleyen dört dönem içinde ortaya çıkmaktadır. Dönemler ilerledikçe, çocukların kavrama ve problem çözme yeteneklerinde niteliksel gelişmeler gözlenmektedir. (Erden, 2005)
Duyusal Motor (0 - 2) Duyular yolu ile dış dünyanın algılandığı, nesnelerin görünmediği zamanlarda da var olduğunun farkına varılmaya başlandığı dönemdir. Bu dönemdeki bebek, refleks halindeki hareketlerden, amacı olan hareketlere geçmeye başlar.
İşlem Öncesi Dönem(2 - 6) Dilin kullanımının ve sembollerin geliştirildiği dönemdir. Çocuklar, mantıksal olarak sadece tek yönlü olarak düşünürler. Diğer insanların bakış açılarını algılamada zayıftırlar.
Somut İşlemler (6 - 11) Problemlere mantıklı çözümlerin getirildiği dönemdir. Çocuklar, kuralları anlayabilirler. Fakat çoğunlukla somut nesneler üzerinde düşünürler.
Soyut İşlemler (11 - 18) Karmaşık problemlere mantıklı çözümlerin getirildiği dönemdir. Daha soyut düşünme ve sosyal konularda fikirlerin geliştirildiği dönemdir.
Piaget bilişsel gelişim dönemlerini Duyusal-Motor, İşlem Öncesi, Somut işlemler ve Soyut İşlemler olmak üzere dört dönem içinde incelenmektedir.
1. DUYUSAL – MOTOR DÖNEMİ (0–2 YAŞ) :Bebek, bu aşamada dış dünyayı keşfetmede duyularını ve motor becerilerini kullandığından bu döneme duyusal- motor adı verilmektedir. Bütün bebekler doğuştan reflekstif davranışlara sahiptir. Yeni doğan bebeğin dudaklarınıza dokunduğunda emmeye başlar; elinizi avucuna koyduğunuzda yakalar. Bu refleksler, çocuğun ilk biliş şemalarını oluşturur. (Senemoğlu, 2007).
2. İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM (2–7 YAŞ): İşlem öncesi dönem ikiye ayrılmaktadır. Bunlar;
a) Sembolik dönem ya da kavram öncesi dönem (2–4 yaş) b) Sezgisel dönem (4-7 yaş) dır.
a) Sembolik dönem ya da kavram öncesi dönem: İki dört yaşlarını kapsamaktadır. Bu dönemde çocukların dili, çok hızla gelişir ancak geliştirdikleri kavramlar ve kullandıkları sembollerin anlamları, kendilerine özgüdür; çoğu zaman gerçek değildir.
2–4 yaşlarında çocuk, gözünün önünde bulunmayan ya da hiç mevcut olmayan nesne, olay, kişi, varlığı temsil eden semboller geliştirmeye başlar. (Senemoğlu, 2007)
Bu dönemdeki çocuklar ben merkezlidir. Kendilerini başkalarının yerine koyamazlar. Dünyayı başkalarının açısından göremezler. • Objeleri sadece tek bir özellikleri açısından sınıflandırılabilirler. Örneğin; renklerine göre sınıflandırma ya da biçimlerine göre sınıflandırma gibi. • Bir özellik bakımından farklı olan nesnelerin farkını göremezler. (Örneğin; yeşil üçgenlerle yeşil kareleri bir arada gruplayabilir.) • Mantık yürütmede tümevarım ya da tümdengelim yollarını kullanamazlar. Mantıkları değişken ve yüzeyseldir. Tek yönlü düşünürler. Örneğin, kedi dört bacaklı ve tüylü, küçük bir hayvandır. Buda dört bacaklı, küçük ve tüylü bir hayvan, o halde buda kedidir diyebilir. (Senemoğlu, 2007)
b) Sezgisel Dönem :4–7 yaş arasını kapsar. Çocuklar bu dönemde, mantık kurallarına uygun düşünme yerine, sezgilerine dayalı olarak akıl yürütürle ve problemleri sezgileriyle çözmeye çalışırlar. Dil, hızla gelişmekte, yaşantılar yoluyla kazanılan davranışların sembolleştirilmesine yardım etmektedir. (Senemoğlu, 2007)
Bu dönemde çocuklar, henüz üst düzeyde sınıflama yapamazlar. (Senemoğlu, 2007)
Korunum henüz gelişmemiştir. Korunum herhangi bir nesne ya da nesne grubunun fiziksel biçimi ya da mekândaki konumu değiştiğinde, nesnelerin miktar, sayı, alan, hacim vb. özelliklerini değişmeyeceği ilkesidir. (Senemoğlu, 2007) Çocuklar bu dönemde, nesnenin dikkat çekici özelliklerine odaklanmakta diğer özelliklerini gözden kaçırmaktadır. Korunumun kazanılmamasında bu özellikleri etkili olmaktadır. (Senemoğlu, 2007)
İşlem öncesi dönemin önemli özelliklerinden birisi de, çocuklar işlemleri tersine çeviremezler. Piaget’e göre, tersine çevirme, düşünmenin önemli bir yönüdür ve korunumun başlangıç noktasıdır. (Senemoğlu, 2007) İşlem öncesi dönemde çocuğun düşünmesi, fiziksel etkinliğe ve nesnelerin dikkati çeken görünüşüne bağlı olduğundan doğru mantık yürütemezler, işlem yapamazlar. (Senemoğlu, 2007)
Son yıllarda yapılan araştırmalar, Piaget’nin ortaya koyduğu bazı özelliklerin daha erken yaşlarda öğretilebildiğini göstermektedir. Örneğin; uygun etkinlikler düzenlenerek ve basit bir dil kullanılarak çocuklara korunumun öğretilebildiği gözlenmiştir (Wood, 1988; Damon, 1977; Borke, 1971). (Senemoğlu, 2007).
3. SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ: İlkokul yıllarındaki çocuklar, bilişsel yeterlilik bakımından çok hızlı değişme gösterirler. İlkokul dönemindeki, çocukların düşünmesi okul öncesi çocukların düşünmesinden çok farklıdır. Artık, tersine çevirebilme kavramı kazandıklarından korunum ilkesi ile ilgili bir sorunları da yoktur. (www.donusumkonagi.net, 2008)
Bu dönemde en üst düzeyde gruplama yapabilirler. Bir grup bir nesnenin bir başka grubun alt sınıfı olabileceğini anlarlar. (www.donusumkonagi.net, 2008)
Çocuklar, bu dönemde nesnelerin belli özelliklerine göre sınıflayabilirler. (www.donusumkonagi.net, 2008) Somut işlemler dönemindeki çocuklar benmerkezcilikten uzaklaşmışlardır. Olayları ve dünyayı, başkaları açısından da görebilirler. (www.donusumkonagi.net, 2008)
Çocuklar bu dönemde dili etkili olarak kullanmakla birlikte vatan, millet, ülke vb. soyut kavramları anlayamazlar. Soyut kavram ve deneyimlerin somut yollarla açıklanmaları gerekir. (www.donusumkonagi.net, 2008)
4. SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ :Ergenlik döneminin başlangıcından itibaren çocukların düşünme biçimleri, yetişkinlere benzer hale gelir. Bu dönemde artık soyut düşünme başlar. Bir problemin çözümü, somut yollarla sınırlanmaz. Problemde bulunan değişkenler arası ilişkileri bulur. Olası denenceleri geliştirir. Daha sonra da bu denencelerin sırasıyla test eder. Çözüme sistemli şekilde ulaşır. Bu dönemde tümevarım ve tümdengelim yoluyla akıl yürütme gözlenir.
Çocuklar soyut kavramları anlayarak etkili bir şekilde kullanabilirler. Bu dönemde çocuklar, çeşitli ideal fikirleri, değerleri, inançları geliştirmeye başlar. Toplumun yapısıyla, felsefesiyle, politikayla ilgilenir: bir değerler sistemi örgütlemeye yönelirler. (Senemoğlu, 2007)
Somut işlemler dönemindeki çocuklarla soyut işlemler dönemindeki ergenler arasındaki temel fark, ergenlerin bir olayın çok değişik yönlerini görebilmeleri ve bilgiyi soyut olarak üretebilmeleridir. Ayıca dil gelişimi bakımından kavramları atasözlerinin, deyimlerin anlaşılmasında artık problemleri yoktur. Ayrıca yazılı dilinde bir yetişkin kadar etkili olarak kullanabilirler. (Senemoğlu, 2007)
İlköğretimin 6.,7.,8. Sınıflarında ve lisede ergenlerin, analiz etme, karşılaştırma, soyut ilişkileri bulma, özgün bir şey üretme, eleştiriyel düşünme gibi özelliklerini geliştirici nitelikte etkinliklere yer verilmesi gerekmektedir. (Senemoğlu, 2007)
Ergenlerde gözlenen önemli bir diğer zihinsel gelişim özelliği de hipotetik koşullara göre düşünmeleridir. (Senemoğlu, 2007)
Jean Piaget
Genetik epistemoloji ve bilişsel gelişim alanında çığır açıcı çalışmalar yapmış olan Piaget, çocukta düşünce ve dil gelişiminin bir süreklilik içinde değil de, evrelerden geçerek oluştuğunu ve birey çevre ilişkilerinde etkin bir şekilde yapılandığını ortaya koymuştur.
Dış dünyadan yalnızca izlenimler almakla kalmayıp zekasını etkin bir tarzda yapılandıran çocukta bilişsel yapı, Piaget’ye göre, dört evrede gerçekleşir:
1. Duyusal motor dönem (0-2 yaş)
2. İşlem öncesi dönem (2-5/6 yaş)
3. Somut işlemler dönemi (6/7-11/12 yaşlar) - (somut işlemsel dönem olarak da adlandırılır.)
4. Soyut işlemler dönemi (11/12 ve sonrası) - (formel işlemsel dönem olarak da adlandırılır.)
Jean Piaget, çocuk zihniyetinin yetişkinin zihniyetiyle hiçbir ilişkisi olmadığını öne sürmüştür. Çocuğun mantığı kendine özgü olduğu gibi, ona göre, düşüncesi de benmerkezlidir. O kendisi için gelişir, kendi tarzında eğlenir; aklın kavramsal bilgileriyle ilgisi yoktur, çelişki bilmez. Çocuk ancak başkalarının düşüncesiyle temasa, geçtiği zaman mantıklı olmaya başlar.
Ayrıca gelişim düzeyi kavramını Jean Piaget'e borçluyuz. Piaget Teorisi olarak bilinen teorisi, herkesin değişmez bazı düzeylerden geçtiğini ve bunların birbirinden ölçülebilir olarak ayrıldığını ortaya koymuştur. Bunların yanında, bilimsel gelişimi açıklamaya yönelik çok farklı ve kapsamlı bir bakış açısı ortaya koymuştur.
Temel Eserleri
§ Le Langagvövmcömmcdkt la Pensée chez l’Enfant - Çocukta Dil ve Düşünce
§ La Représentation du Monde chez l’Enfant - Çocukta Dünya Tasarımı
§ Introduction à l’Épistemologie génétique - Genetik Epistemolojiye Giriş
§ La Naissance de l’Intelligence - Zekânın Doğuşu.
Piaget Teorisi
Piaget Teorisi, bilme, anlama, yorumlama ve öğrenme eylemlerini gerçekleştirmeyi sağlayan zihinsel etkinliklerin genel adıdır. Biliş (cognition) insanın, kendini ve çevresini anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerini gerçekleştirmesini sağlayan zihinsel etkinlikleri gösteren bir kavramdır. İnsan böylesi zihinsel etkinlikleri gerçekleştirebilen bir organizma olduğu için “düşünen” bir varlıktır. Doğumundan ölümüne insanın geçirdiği fiziksel gelişimin benzeri bir biçimde, biliş de gelişim gösterir. Kısaca, bilişsel gelişim doğumundan başlayarak insanın anlama/yorumlama ve öğrenme biçiminde hem nitelik hem de içerik açısından giderek yetkinleştiği bir sürece işaret etmektedir.
İnsanın zihinsel etkinlikleri bilişsel gelişim evrelerinin elverdiği ölçüde gelişir. Bilişsel gelişim, evrelere ayrılabilir ve insanın zihinsel etkinlikleri normal koşullar altında söz konusu evrelerin elverdiği ölçüde gelişir. Bu evreler Piaget (bkz. 1965,1976) Bruner (bkz. 1956, 2002), Vygotsky (1986) başta olmak üzere çeşitli araştırmacılar tarafından farklı açılardan yaklaşılarak, ancak açık benzerlikler taşır biçimde ele alınmış ve karakteristikleri tanımlanmıştır.
Anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin insan için nesnenin kendisinden bağımsızlaşması, yani kavramlaştırmanın başlaması gelişimdeki en büyük adımlardan biridir. Tanımların ortak yanını şöyle belirginleştirilebilir;
§ İnsanın kendisini ve çevresini anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinde, başlangıçta yalnızca duyuşsal olarak algıladığı nesnelerle kurduğu ilişki varlık gösterir.
§ Anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin insan için nesnenin kendisinden bağımsızlaşması, yani kavramlaştırmanın başlaması gelişimdeki en büyük adımlardan biridir.
§ Önce somut kavramlar yoluyla ve giderek imgeler ve semboller bir diğer deyişle soyut kavramlar soyutlamalar yoluyla anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin gerçekleştirilmesi bilişsel gelişimin bütün araştırıcılar tarafından ortaya konmaya çalışılan içeriğinin en yalın sunumudur.
§ Böyle bir çerçeve çizdikten sonra, artık bilişsel gelişimin evrelerini temel ayrıntıları vererek açıklayıp dilin bu evrelerdeki rolünü vurgulayabiliriz.
Teoremin üzerinde durduğu evreler
Bilişsel gelişim sürecinin 0-2 yaş aralığına denk düşen ilk evresinde insan, önce kendini diğer nesnelerden ayırt eder. Bu evrede henüz diğer nesneleri ancak kendi eylemleri aracılığıyla duyuşsal olarak algılayabilmektedir. 2 yaşının sonuna doğru nesne kalıcığı kavramını edinir ve basit zihinsel etkinlikler göstermeye başlar. İnsanın bilişsel gelişimi kendini bir nesne olarak ayırt etmesiyle başlar, diğer nesnelerin varlığını kendi eylemleriyle tanımasıyla devam eder. Bu aşamada nesneleri yalnızca duyuşsal olarak algılamaktadır. Yani, örneğin nesneler başlangıçta onun için yalnızca onları gördüğü ya da elinde tutup dokunduğu zaman vardır. Bu nedenle, bir bebeğin oyuncak topunu saklarsanız henüz nerede olduğunu aranmaz. Nesneyi duyuşsal olarak algılayamadığı için onun varlığını kaybetmiştir. Bu evre insanın 0-2 yaş aralığına denk düşmektedir. Bu evrede dış dünya bebek için duyuşsal olarak algılanabildiği ölçüde varlık bulur.
İkinci yaşının sonuna doğru nesnelerin varlığını, duyuşsal algılamalarından bağımsız olarak da fark etmeye başlar. Bir başka deyişle, nesneler onun için zihinsel kalıcılık kazanır. Çünkü bebek artık nesne kalıcılığı kavramını edinmiştir. Daha önce sakladığınızda unutup aranmadığı topunu aranmaya başlaması, nesne kalıcılığını edindiğinin bir göstergesidir. 0-2 yaş döneminin sonuna doğru basit zihinsel etkinlikler göstermeye başlar. Örneğin, basit sorunlarla karşı karşıya kaldığında ya da karşı karşıya bırakıldığında önceki deneyimlerinden yararlanarak, yahut başkalarından yardım isteyerek onları çözmeye çalışır. Deliği tıkandığı için sütakıtmayan biberonunu sallayarak sütün yeniden akmasını sağlamaya uğraşır. Başaramadığında da ağlayarak annesine beden dilinin eşliğinde çıkarabildiği birkaç ses dizisini de ekleyerek derdini aktarır. O artık düşünmeye başlamıştır.
İnsan dili de yavaş yavaş kullanmaya başladığı 2 yaş sonrasında, eylemler yoluyla öğrenmeden kavramlar yoluyla öğrenme evresine geçer. Çocuğun dili kullanmaya başlaması onun kavramlaştırarak düşünme, yani sembolik düşünme becerilerini geliştirir. 7 yaşa kadar uzanan 2 yaş sonrası evre, yaparak yaşayarak eylemler yoluyla öğrenmeden, kavramlar yoluyla öğrenmeye geçilen evredir. İşte anadilinin bireyin bilişsel gelişimi açısından önemi de tam bu noktadan itibaren belirginleşmeye başlar. Bilişsel olarak kavramlar yoluyla öğrenmeye geçiş evresi, dilin de yavaş yavaş kullanılmaya başladığı evredir.
Bu bağlamda, bu evrede, kavramların zihinde bütünüyle yapılandırıldığı söylenemez. Kavramların zihinde bütünüyle yapılandırılabilmesi bilişsel gelişimin sonraki evlerinde gerçekleşebilecektir. Bu durumun temel nedeni, bilişsel gelişimin bu aşamasında daha henüz somut nesneler ve olaylar arasındaki mantıksal ilişkilerin kavranamaması, soyut biçimde mantık yürütme, soyut önermeler arasında mantıksal ilişki kurma ve bu ilişkileri test etme eylemlerinin gerçekleştirilememesidir.
Somut nesneler ve olaylar arasındaki mantıksal ilişkiler, Piaget'nin somut işlemler evresi olarak adlandırdığı, bilişsel gelişimin 7-12 yaş aralığını kapsayan evresinde anlaşılır hale gelir. Soyut biçimde mantık yürütme, soyut önermeler arasında mantıksal ilişki kurma ve bu ilişkileri test etme eylemleriyse normal olarak 12 yaş ve sonrasında ulaşılması beklenen ve yine Piaget’nin biçimsel/işlemsel evre olarak adlandırdığı evrenin karakteristik eylemleridir.
Bilişsel gelişim sürecinde anadilinin yüklendiği temel rol eylemsel öğrenmeden, kavramsal öğrenmeye geçiş açısından belirginleşir. Bilişsel gelişimi, yukarıda ana hatlarıyla betimlenen evreler açısından içeriklendirdiğimizde, anadilinin bu süreçteki rolü nedir ve hangi nedenle bu rolü yüklenebilmektedir soruları aklımıza gelecektir. Bilişsel gelişim açısından anadilinin yüklendiği temel rol, eylemsel öğrenmeden, kavramsal öğrenmeye geçiş olgusu üzerinde yoğunlaşmamıza neden olmaktadır. Kavramlarla öğrenme, doğal olarak kavram öğrenme eyleminin gerçekleştirilmesini gerektirir. Dil kavramların sembolik taşıyıcısıdır. Yani, kavramların adlandırılmasını ve dolayısıyla sembolleştirilerek zihinde depolanmasını sağlar. Bu özelliği nedeniyle, bireyin etkileşimde bulunduğu toplumsal çevrenin kendi ürettiği kültürel değerleri, düşünce,inanç ve duyuş özelliklerini kavramlaştırarak ona sunmasında temel araçtır. Bu durumda, dil ve elbette insanın daha ana karnında etkileşime girdiği anadili, kavramlarla öğrenme evresinde doğal bir bilişsel uyaran durumundadır.
Kısaca, kavramsal öğrenme bilişsel gelişimin bir göstergesidir ve anadili doğası gereği insanın normal koşullar altında bilişsel olarak bu gelişimi gösterebilmesini sağlayan temel araçlardan biridir. Anadili öğretimi ortamları yalnızca dil becerilerinin geliştirildiği ortamlar değildir. Bu ortamlar bireyin bilişsel gelişimi ile uyumlu olarak bu gelişimi destekleyici, güdüleyici donanımları dil malzemesi aracılığıyla ona sunan/sunması gereken planlı öğretim ortamlarıdır.
O halde, kavramlarla öğrenme, kavram öğrenme ve sonrasında kavramlaştırma eylemleri anadili öğretimi ortamlarının hedef davranışlarının çerçevesini çizen niteliktedir. Böyle yaklaşıldığında, anadili öğretimi ortamlarında temel hedef olarak kavram öğretimi hedefi belirginleşmektedir. Bu saptama bizi, anadili öğretimi ortamları için aşağıdaki düzlemlere yönlendirmektedir.
|
Özümleme, bireyin, kendisinde var olan bilişsel yapılarla (şemalarla) çevresine uyumunu sağlayan bilişsel bir süreçtir. Diğer bir deyişle; çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, objeyi, kendisinde daha önceden var olan bilişsel yapı içine alması sürecidir. Çevresine, kendisinde var olan bilişsel yapılarla tepkide bulunmasıdır. (Senemoğlu, 2007)
Mevcut şemayı yeni durumlara, objelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecine "düzenleme" (accomodation) adı verilmektedir. Her yaşantı özümleme ve düzenlemeyi kapsar. Eğer mevcut bilişsel yapılar, yeni durumlara cevap vermek için uygun ise özümleme yapılır. Yeterli değilse, mevcut bilişsel yapılar yeniden düzenlenir. Bu yeniden düzenleme kabaca, öğrenmeye eşdeğer görülmektedir. Yeniden düzenleme olmadan tek başına özümleme ile öğrenme ve dolayısıyla da gelişme mümkün değildir. (Senemoğlu, 2007)
Dengeleme: Piaget'ye göre, bilişsel gelişimin temelindeki itici güç, dengeleme kavramında yatmaktadır. Ona göre, tüm organizmalar, doğuştan, kendileri ve başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurmalarını sağlayacak özelliklere sahiptirler. Yani organizmanın tüm donanımı, en yüksek uyumunu sağlamaya yöneliktir. Dengeleme de bu içsel eğilimi, yaşantılarla organize edici bir süreçtir. (Senemoğlu, 2007)
PİAGET’YE GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ
Piaget'e göre bilişsel gelişim, birbirini izleyen dört dönem içinde ortaya çıkmaktadır. Dönemler ilerledikçe, çocukların kavrama ve problem çözme yeteneklerinde niteliksel gelişmeler gözlenmektedir. (Erden, 2005)
Duyusal Motor (0 - 2) Duyular yolu ile dış dünyanın algılandığı, nesnelerin görünmediği zamanlarda da var olduğunun farkına varılmaya başlandığı dönemdir. Bu dönemdeki bebek, refleks halindeki hareketlerden, amacı olan hareketlere geçmeye başlar.
İşlem Öncesi Dönem(2 - 6) Dilin kullanımının ve sembollerin geliştirildiği dönemdir. Çocuklar, mantıksal olarak sadece tek yönlü olarak düşünürler. Diğer insanların bakış açılarını algılamada zayıftırlar.
Somut İşlemler (6 - 11) Problemlere mantıklı çözümlerin getirildiği dönemdir. Çocuklar, kuralları anlayabilirler. Fakat çoğunlukla somut nesneler üzerinde düşünürler.
Soyut İşlemler (11 - 18) Karmaşık problemlere mantıklı çözümlerin getirildiği dönemdir. Daha soyut düşünme ve sosyal konularda fikirlerin geliştirildiği dönemdir.
Piaget bilişsel gelişim dönemlerini Duyusal-Motor, İşlem Öncesi, Somut işlemler ve Soyut İşlemler olmak üzere dört dönem içinde incelenmektedir.
1. DUYUSAL – MOTOR DÖNEMİ (0–2 YAŞ) :Bebek, bu aşamada dış dünyayı keşfetmede duyularını ve motor becerilerini kullandığından bu döneme duyusal- motor adı verilmektedir. Bütün bebekler doğuştan reflekstif davranışlara sahiptir. Yeni doğan bebeğin dudaklarınıza dokunduğunda emmeye başlar; elinizi avucuna koyduğunuzda yakalar. Bu refleksler, çocuğun ilk biliş şemalarını oluşturur. (Senemoğlu, 2007).
2. İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM (2–7 YAŞ): İşlem öncesi dönem ikiye ayrılmaktadır. Bunlar;
a) Sembolik dönem ya da kavram öncesi dönem (2–4 yaş) b) Sezgisel dönem (4-7 yaş) dır.
a) Sembolik dönem ya da kavram öncesi dönem: İki dört yaşlarını kapsamaktadır. Bu dönemde çocukların dili, çok hızla gelişir ancak geliştirdikleri kavramlar ve kullandıkları sembollerin anlamları, kendilerine özgüdür; çoğu zaman gerçek değildir.
2–4 yaşlarında çocuk, gözünün önünde bulunmayan ya da hiç mevcut olmayan nesne, olay, kişi, varlığı temsil eden semboller geliştirmeye başlar. (Senemoğlu, 2007)
Bu dönemdeki çocuklar ben merkezlidir. Kendilerini başkalarının yerine koyamazlar. Dünyayı başkalarının açısından göremezler. • Objeleri sadece tek bir özellikleri açısından sınıflandırılabilirler. Örneğin; renklerine göre sınıflandırma ya da biçimlerine göre sınıflandırma gibi. • Bir özellik bakımından farklı olan nesnelerin farkını göremezler. (Örneğin; yeşil üçgenlerle yeşil kareleri bir arada gruplayabilir.) • Mantık yürütmede tümevarım ya da tümdengelim yollarını kullanamazlar. Mantıkları değişken ve yüzeyseldir. Tek yönlü düşünürler. Örneğin, kedi dört bacaklı ve tüylü, küçük bir hayvandır. Buda dört bacaklı, küçük ve tüylü bir hayvan, o halde buda kedidir diyebilir. (Senemoğlu, 2007)
b) Sezgisel Dönem :4–7 yaş arasını kapsar. Çocuklar bu dönemde, mantık kurallarına uygun düşünme yerine, sezgilerine dayalı olarak akıl yürütürle ve problemleri sezgileriyle çözmeye çalışırlar. Dil, hızla gelişmekte, yaşantılar yoluyla kazanılan davranışların sembolleştirilmesine yardım etmektedir. (Senemoğlu, 2007)
Bu dönemde çocuklar, henüz üst düzeyde sınıflama yapamazlar. (Senemoğlu, 2007)
Korunum henüz gelişmemiştir. Korunum herhangi bir nesne ya da nesne grubunun fiziksel biçimi ya da mekândaki konumu değiştiğinde, nesnelerin miktar, sayı, alan, hacim vb. özelliklerini değişmeyeceği ilkesidir. (Senemoğlu, 2007) Çocuklar bu dönemde, nesnenin dikkat çekici özelliklerine odaklanmakta diğer özelliklerini gözden kaçırmaktadır. Korunumun kazanılmamasında bu özellikleri etkili olmaktadır. (Senemoğlu, 2007)
İşlem öncesi dönemin önemli özelliklerinden birisi de, çocuklar işlemleri tersine çeviremezler. Piaget’e göre, tersine çevirme, düşünmenin önemli bir yönüdür ve korunumun başlangıç noktasıdır. (Senemoğlu, 2007) İşlem öncesi dönemde çocuğun düşünmesi, fiziksel etkinliğe ve nesnelerin dikkati çeken görünüşüne bağlı olduğundan doğru mantık yürütemezler, işlem yapamazlar. (Senemoğlu, 2007)
Son yıllarda yapılan araştırmalar, Piaget’nin ortaya koyduğu bazı özelliklerin daha erken yaşlarda öğretilebildiğini göstermektedir. Örneğin; uygun etkinlikler düzenlenerek ve basit bir dil kullanılarak çocuklara korunumun öğretilebildiği gözlenmiştir (Wood, 1988; Damon, 1977; Borke, 1971). (Senemoğlu, 2007).
3. SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ: İlkokul yıllarındaki çocuklar, bilişsel yeterlilik bakımından çok hızlı değişme gösterirler. İlkokul dönemindeki, çocukların düşünmesi okul öncesi çocukların düşünmesinden çok farklıdır. Artık, tersine çevirebilme kavramı kazandıklarından korunum ilkesi ile ilgili bir sorunları da yoktur. (www.donusumkonagi.net, 2008)
Bu dönemde en üst düzeyde gruplama yapabilirler. Bir grup bir nesnenin bir başka grubun alt sınıfı olabileceğini anlarlar. (www.donusumkonagi.net, 2008)
Çocuklar, bu dönemde nesnelerin belli özelliklerine göre sınıflayabilirler. (www.donusumkonagi.net, 2008) Somut işlemler dönemindeki çocuklar benmerkezcilikten uzaklaşmışlardır. Olayları ve dünyayı, başkaları açısından da görebilirler. (www.donusumkonagi.net, 2008)
Çocuklar bu dönemde dili etkili olarak kullanmakla birlikte vatan, millet, ülke vb. soyut kavramları anlayamazlar. Soyut kavram ve deneyimlerin somut yollarla açıklanmaları gerekir. (www.donusumkonagi.net, 2008)
4. SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ :Ergenlik döneminin başlangıcından itibaren çocukların düşünme biçimleri, yetişkinlere benzer hale gelir. Bu dönemde artık soyut düşünme başlar. Bir problemin çözümü, somut yollarla sınırlanmaz. Problemde bulunan değişkenler arası ilişkileri bulur. Olası denenceleri geliştirir. Daha sonra da bu denencelerin sırasıyla test eder. Çözüme sistemli şekilde ulaşır. Bu dönemde tümevarım ve tümdengelim yoluyla akıl yürütme gözlenir.
Çocuklar soyut kavramları anlayarak etkili bir şekilde kullanabilirler. Bu dönemde çocuklar, çeşitli ideal fikirleri, değerleri, inançları geliştirmeye başlar. Toplumun yapısıyla, felsefesiyle, politikayla ilgilenir: bir değerler sistemi örgütlemeye yönelirler. (Senemoğlu, 2007)
Somut işlemler dönemindeki çocuklarla soyut işlemler dönemindeki ergenler arasındaki temel fark, ergenlerin bir olayın çok değişik yönlerini görebilmeleri ve bilgiyi soyut olarak üretebilmeleridir. Ayıca dil gelişimi bakımından kavramları atasözlerinin, deyimlerin anlaşılmasında artık problemleri yoktur. Ayrıca yazılı dilinde bir yetişkin kadar etkili olarak kullanabilirler. (Senemoğlu, 2007)
İlköğretimin 6.,7.,8. Sınıflarında ve lisede ergenlerin, analiz etme, karşılaştırma, soyut ilişkileri bulma, özgün bir şey üretme, eleştiriyel düşünme gibi özelliklerini geliştirici nitelikte etkinliklere yer verilmesi gerekmektedir. (Senemoğlu, 2007)
Ergenlerde gözlenen önemli bir diğer zihinsel gelişim özelliği de hipotetik koşullara göre düşünmeleridir. (Senemoğlu, 2007)
Jean Piaget
Genetik epistemoloji ve bilişsel gelişim alanında çığır açıcı çalışmalar yapmış olan Piaget, çocukta düşünce ve dil gelişiminin bir süreklilik içinde değil de, evrelerden geçerek oluştuğunu ve birey çevre ilişkilerinde etkin bir şekilde yapılandığını ortaya koymuştur.
Dış dünyadan yalnızca izlenimler almakla kalmayıp zekasını etkin bir tarzda yapılandıran çocukta bilişsel yapı, Piaget’ye göre, dört evrede gerçekleşir:
1. Duyusal motor dönem (0-2 yaş)
2. İşlem öncesi dönem (2-5/6 yaş)
3. Somut işlemler dönemi (6/7-11/12 yaşlar) - (somut işlemsel dönem olarak da adlandırılır.)
4. Soyut işlemler dönemi (11/12 ve sonrası) - (formel işlemsel dönem olarak da adlandırılır.)
Jean Piaget, çocuk zihniyetinin yetişkinin zihniyetiyle hiçbir ilişkisi olmadığını öne sürmüştür. Çocuğun mantığı kendine özgü olduğu gibi, ona göre, düşüncesi de benmerkezlidir. O kendisi için gelişir, kendi tarzında eğlenir; aklın kavramsal bilgileriyle ilgisi yoktur, çelişki bilmez. Çocuk ancak başkalarının düşüncesiyle temasa, geçtiği zaman mantıklı olmaya başlar.
Ayrıca gelişim düzeyi kavramını Jean Piaget'e borçluyuz. Piaget Teorisi olarak bilinen teorisi, herkesin değişmez bazı düzeylerden geçtiğini ve bunların birbirinden ölçülebilir olarak ayrıldığını ortaya koymuştur. Bunların yanında, bilimsel gelişimi açıklamaya yönelik çok farklı ve kapsamlı bir bakış açısı ortaya koymuştur.
Temel Eserleri
§ Le Langagvövmcömmcdkt la Pensée chez l’Enfant - Çocukta Dil ve Düşünce
§ La Représentation du Monde chez l’Enfant - Çocukta Dünya Tasarımı
§ Introduction à l’Épistemologie génétique - Genetik Epistemolojiye Giriş
§ La Naissance de l’Intelligence - Zekânın Doğuşu.
Piaget Teorisi
Piaget Teorisi, bilme, anlama, yorumlama ve öğrenme eylemlerini gerçekleştirmeyi sağlayan zihinsel etkinliklerin genel adıdır. Biliş (cognition) insanın, kendini ve çevresini anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerini gerçekleştirmesini sağlayan zihinsel etkinlikleri gösteren bir kavramdır. İnsan böylesi zihinsel etkinlikleri gerçekleştirebilen bir organizma olduğu için “düşünen” bir varlıktır. Doğumundan ölümüne insanın geçirdiği fiziksel gelişimin benzeri bir biçimde, biliş de gelişim gösterir. Kısaca, bilişsel gelişim doğumundan başlayarak insanın anlama/yorumlama ve öğrenme biçiminde hem nitelik hem de içerik açısından giderek yetkinleştiği bir sürece işaret etmektedir.
İnsanın zihinsel etkinlikleri bilişsel gelişim evrelerinin elverdiği ölçüde gelişir. Bilişsel gelişim, evrelere ayrılabilir ve insanın zihinsel etkinlikleri normal koşullar altında söz konusu evrelerin elverdiği ölçüde gelişir. Bu evreler Piaget (bkz. 1965,1976) Bruner (bkz. 1956, 2002), Vygotsky (1986) başta olmak üzere çeşitli araştırmacılar tarafından farklı açılardan yaklaşılarak, ancak açık benzerlikler taşır biçimde ele alınmış ve karakteristikleri tanımlanmıştır.
Anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin insan için nesnenin kendisinden bağımsızlaşması, yani kavramlaştırmanın başlaması gelişimdeki en büyük adımlardan biridir. Tanımların ortak yanını şöyle belirginleştirilebilir;
§ İnsanın kendisini ve çevresini anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinde, başlangıçta yalnızca duyuşsal olarak algıladığı nesnelerle kurduğu ilişki varlık gösterir.
§ Anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin insan için nesnenin kendisinden bağımsızlaşması, yani kavramlaştırmanın başlaması gelişimdeki en büyük adımlardan biridir.
§ Önce somut kavramlar yoluyla ve giderek imgeler ve semboller bir diğer deyişle soyut kavramlar soyutlamalar yoluyla anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin gerçekleştirilmesi bilişsel gelişimin bütün araştırıcılar tarafından ortaya konmaya çalışılan içeriğinin en yalın sunumudur.
§ Böyle bir çerçeve çizdikten sonra, artık bilişsel gelişimin evrelerini temel ayrıntıları vererek açıklayıp dilin bu evrelerdeki rolünü vurgulayabiliriz.
Teoremin üzerinde durduğu evreler
Bilişsel gelişim sürecinin 0-2 yaş aralığına denk düşen ilk evresinde insan, önce kendini diğer nesnelerden ayırt eder. Bu evrede henüz diğer nesneleri ancak kendi eylemleri aracılığıyla duyuşsal olarak algılayabilmektedir. 2 yaşının sonuna doğru nesne kalıcığı kavramını edinir ve basit zihinsel etkinlikler göstermeye başlar. İnsanın bilişsel gelişimi kendini bir nesne olarak ayırt etmesiyle başlar, diğer nesnelerin varlığını kendi eylemleriyle tanımasıyla devam eder. Bu aşamada nesneleri yalnızca duyuşsal olarak algılamaktadır. Yani, örneğin nesneler başlangıçta onun için yalnızca onları gördüğü ya da elinde tutup dokunduğu zaman vardır. Bu nedenle, bir bebeğin oyuncak topunu saklarsanız henüz nerede olduğunu aranmaz. Nesneyi duyuşsal olarak algılayamadığı için onun varlığını kaybetmiştir. Bu evre insanın 0-2 yaş aralığına denk düşmektedir. Bu evrede dış dünya bebek için duyuşsal olarak algılanabildiği ölçüde varlık bulur.
İkinci yaşının sonuna doğru nesnelerin varlığını, duyuşsal algılamalarından bağımsız olarak da fark etmeye başlar. Bir başka deyişle, nesneler onun için zihinsel kalıcılık kazanır. Çünkü bebek artık nesne kalıcılığı kavramını edinmiştir. Daha önce sakladığınızda unutup aranmadığı topunu aranmaya başlaması, nesne kalıcılığını edindiğinin bir göstergesidir. 0-2 yaş döneminin sonuna doğru basit zihinsel etkinlikler göstermeye başlar. Örneğin, basit sorunlarla karşı karşıya kaldığında ya da karşı karşıya bırakıldığında önceki deneyimlerinden yararlanarak, yahut başkalarından yardım isteyerek onları çözmeye çalışır. Deliği tıkandığı için sütakıtmayan biberonunu sallayarak sütün yeniden akmasını sağlamaya uğraşır. Başaramadığında da ağlayarak annesine beden dilinin eşliğinde çıkarabildiği birkaç ses dizisini de ekleyerek derdini aktarır. O artık düşünmeye başlamıştır.
İnsan dili de yavaş yavaş kullanmaya başladığı 2 yaş sonrasında, eylemler yoluyla öğrenmeden kavramlar yoluyla öğrenme evresine geçer. Çocuğun dili kullanmaya başlaması onun kavramlaştırarak düşünme, yani sembolik düşünme becerilerini geliştirir. 7 yaşa kadar uzanan 2 yaş sonrası evre, yaparak yaşayarak eylemler yoluyla öğrenmeden, kavramlar yoluyla öğrenmeye geçilen evredir. İşte anadilinin bireyin bilişsel gelişimi açısından önemi de tam bu noktadan itibaren belirginleşmeye başlar. Bilişsel olarak kavramlar yoluyla öğrenmeye geçiş evresi, dilin de yavaş yavaş kullanılmaya başladığı evredir.
Bu bağlamda, bu evrede, kavramların zihinde bütünüyle yapılandırıldığı söylenemez. Kavramların zihinde bütünüyle yapılandırılabilmesi bilişsel gelişimin sonraki evlerinde gerçekleşebilecektir. Bu durumun temel nedeni, bilişsel gelişimin bu aşamasında daha henüz somut nesneler ve olaylar arasındaki mantıksal ilişkilerin kavranamaması, soyut biçimde mantık yürütme, soyut önermeler arasında mantıksal ilişki kurma ve bu ilişkileri test etme eylemlerinin gerçekleştirilememesidir.
Somut nesneler ve olaylar arasındaki mantıksal ilişkiler, Piaget'nin somut işlemler evresi olarak adlandırdığı, bilişsel gelişimin 7-12 yaş aralığını kapsayan evresinde anlaşılır hale gelir. Soyut biçimde mantık yürütme, soyut önermeler arasında mantıksal ilişki kurma ve bu ilişkileri test etme eylemleriyse normal olarak 12 yaş ve sonrasında ulaşılması beklenen ve yine Piaget’nin biçimsel/işlemsel evre olarak adlandırdığı evrenin karakteristik eylemleridir.
Bilişsel gelişim sürecinde anadilinin yüklendiği temel rol eylemsel öğrenmeden, kavramsal öğrenmeye geçiş açısından belirginleşir. Bilişsel gelişimi, yukarıda ana hatlarıyla betimlenen evreler açısından içeriklendirdiğimizde, anadilinin bu süreçteki rolü nedir ve hangi nedenle bu rolü yüklenebilmektedir soruları aklımıza gelecektir. Bilişsel gelişim açısından anadilinin yüklendiği temel rol, eylemsel öğrenmeden, kavramsal öğrenmeye geçiş olgusu üzerinde yoğunlaşmamıza neden olmaktadır. Kavramlarla öğrenme, doğal olarak kavram öğrenme eyleminin gerçekleştirilmesini gerektirir. Dil kavramların sembolik taşıyıcısıdır. Yani, kavramların adlandırılmasını ve dolayısıyla sembolleştirilerek zihinde depolanmasını sağlar. Bu özelliği nedeniyle, bireyin etkileşimde bulunduğu toplumsal çevrenin kendi ürettiği kültürel değerleri, düşünce,inanç ve duyuş özelliklerini kavramlaştırarak ona sunmasında temel araçtır. Bu durumda, dil ve elbette insanın daha ana karnında etkileşime girdiği anadili, kavramlarla öğrenme evresinde doğal bir bilişsel uyaran durumundadır.
Kısaca, kavramsal öğrenme bilişsel gelişimin bir göstergesidir ve anadili doğası gereği insanın normal koşullar altında bilişsel olarak bu gelişimi gösterebilmesini sağlayan temel araçlardan biridir. Anadili öğretimi ortamları yalnızca dil becerilerinin geliştirildiği ortamlar değildir. Bu ortamlar bireyin bilişsel gelişimi ile uyumlu olarak bu gelişimi destekleyici, güdüleyici donanımları dil malzemesi aracılığıyla ona sunan/sunması gereken planlı öğretim ortamlarıdır.
O halde, kavramlarla öğrenme, kavram öğrenme ve sonrasında kavramlaştırma eylemleri anadili öğretimi ortamlarının hedef davranışlarının çerçevesini çizen niteliktedir. Böyle yaklaşıldığında, anadili öğretimi ortamlarında temel hedef olarak kavram öğretimi hedefi belirginleşmektedir. Bu saptama bizi, anadili öğretimi ortamları için aşağıdaki düzlemlere yönlendirmektedir.
|
Özümleme, bireyin, kendisinde var olan bilişsel yapılarla (şemalarla) çevresine uyumunu sağlayan bilişsel bir süreçtir. Diğer bir deyişle; çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, objeyi, kendisinde daha önceden var olan bilişsel yapı içine alması sürecidir. Çevresine, kendisinde var olan bilişsel yapılarla tepkide bulunmasıdır. (Senemoğlu, 2007)
Mevcut şemayı yeni durumlara, objelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecine "düzenleme" (accomodation) adı verilmektedir. Her yaşantı özümleme ve düzenlemeyi kapsar. Eğer mevcut bilişsel yapılar, yeni durumlara cevap vermek için uygun ise özümleme yapılır. Yeterli değilse, mevcut bilişsel yapılar yeniden düzenlenir. Bu yeniden düzenleme kabaca, öğrenmeye eşdeğer görülmektedir. Yeniden düzenleme olmadan tek başına özümleme ile öğrenme ve dolayısıyla da gelişme mümkün değildir. (Senemoğlu, 2007)
Dengeleme: Piaget'ye göre, bilişsel gelişimin temelindeki itici güç, dengeleme kavramında yatmaktadır. Ona göre, tüm organizmalar, doğuştan, kendileri ve başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurmalarını sağlayacak özelliklere sahiptirler. Yani organizmanın tüm donanımı, en yüksek uyumunu sağlamaya yöneliktir. Dengeleme de bu içsel eğilimi, yaşantılarla organize edici bir süreçtir. (Senemoğlu, 2007)
PİAGET’YE GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ
Piaget'e göre bilişsel gelişim, birbirini izleyen dört dönem içinde ortaya çıkmaktadır. Dönemler ilerledikçe, çocukların kavrama ve problem çözme yeteneklerinde niteliksel gelişmeler gözlenmektedir. (Erden, 2005)
Duyusal Motor (0 - 2) Duyular yolu ile dış dünyanın algılandığı, nesnelerin görünmediği zamanlarda da var olduğunun farkına varılmaya başlandığı dönemdir. Bu dönemdeki bebek, refleks halindeki hareketlerden, amacı olan hareketlere geçmeye başlar.
İşlem Öncesi Dönem(2 - 6) Dilin kullanımının ve sembollerin geliştirildiği dönemdir. Çocuklar, mantıksal olarak sadece tek yönlü olarak düşünürler. Diğer insanların bakış açılarını algılamada zayıftırlar.
Somut İşlemler (6 - 11) Problemlere mantıklı çözümlerin getirildiği dönemdir. Çocuklar, kuralları anlayabilirler. Fakat çoğunlukla somut nesneler üzerinde düşünürler.
Soyut İşlemler (11 - 18) Karmaşık problemlere mantıklı çözümlerin getirildiği dönemdir. Daha soyut düşünme ve sosyal konularda fikirlerin geliştirildiği dönemdir.
Piaget bilişsel gelişim dönemlerini Duyusal-Motor, İşlem Öncesi, Somut işlemler ve Soyut İşlemler olmak üzere dört dönem içinde incelenmektedir.
1. DUYUSAL – MOTOR DÖNEMİ (0–2 YAŞ) :Bebek, bu aşamada dış dünyayı keşfetmede duyularını ve motor becerilerini kullandığından bu döneme duyusal- motor adı verilmektedir. Bütün bebekler doğuştan reflekstif davranışlara sahiptir. Yeni doğan bebeğin dudaklarınıza dokunduğunda emmeye başlar; elinizi avucuna koyduğunuzda yakalar. Bu refleksler, çocuğun ilk biliş şemalarını oluşturur. (Senemoğlu, 2007).
2. İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM (2–7 YAŞ): İşlem öncesi dönem ikiye ayrılmaktadır. Bunlar;
a) Sembolik dönem ya da kavram öncesi dönem (2–4 yaş) b) Sezgisel dönem (4-7 yaş) dır.
a) Sembolik dönem ya da kavram öncesi dönem: İki dört yaşlarını kapsamaktadır. Bu dönemde çocukların dili, çok hızla gelişir ancak geliştirdikleri kavramlar ve kullandıkları sembollerin anlamları, kendilerine özgüdür; çoğu zaman gerçek değildir.
2–4 yaşlarında çocuk, gözünün önünde bulunmayan ya da hiç mevcut olmayan nesne, olay, kişi, varlığı temsil eden semboller geliştirmeye başlar. (Senemoğlu, 2007)
Bu dönemdeki çocuklar ben merkezlidir. Kendilerini başkalarının yerine koyamazlar. Dünyayı başkalarının açısından göremezler. • Objeleri sadece tek bir özellikleri açısından sınıflandırılabilirler. Örneğin; renklerine göre sınıflandırma ya da biçimlerine göre sınıflandırma gibi. • Bir özellik bakımından farklı olan nesnelerin farkını göremezler. (Örneğin; yeşil üçgenlerle yeşil kareleri bir arada gruplayabilir.) • Mantık yürütmede tümevarım ya da tümdengelim yollarını kullanamazlar. Mantıkları değişken ve yüzeyseldir. Tek yönlü düşünürler. Örneğin, kedi dört bacaklı ve tüylü, küçük bir hayvandır. Buda dört bacaklı, küçük ve tüylü bir hayvan, o halde buda kedidir diyebilir. (Senemoğlu, 2007)
b) Sezgisel Dönem :4–7 yaş arasını kapsar. Çocuklar bu dönemde, mantık kurallarına uygun düşünme yerine, sezgilerine dayalı olarak akıl yürütürle ve problemleri sezgileriyle çözmeye çalışırlar. Dil, hızla gelişmekte, yaşantılar yoluyla kazanılan davranışların sembolleştirilmesine yardım etmektedir. (Senemoğlu, 2007)
Bu dönemde çocuklar, henüz üst düzeyde sınıflama yapamazlar. (Senemoğlu, 2007)
Korunum henüz gelişmemiştir. Korunum herhangi bir nesne ya da nesne grubunun fiziksel biçimi ya da mekândaki konumu değiştiğinde, nesnelerin miktar, sayı, alan, hacim vb. özelliklerini değişmeyeceği ilkesidir. (Senemoğlu, 2007) Çocuklar bu dönemde, nesnenin dikkat çekici özelliklerine odaklanmakta diğer özelliklerini gözden kaçırmaktadır. Korunumun kazanılmamasında bu özellikleri etkili olmaktadır. (Senemoğlu, 2007)
İşlem öncesi dönemin önemli özelliklerinden birisi de, çocuklar işlemleri tersine çeviremezler. Piaget’e göre, tersine çevirme, düşünmenin önemli bir yönüdür ve korunumun başlangıç noktasıdır. (Senemoğlu, 2007) İşlem öncesi dönemde çocuğun düşünmesi, fiziksel etkinliğe ve nesnelerin dikkati çeken görünüşüne bağlı olduğundan doğru mantık yürütemezler, işlem yapamazlar. (Senemoğlu, 2007)
Son yıllarda yapılan araştırmalar, Piaget’nin ortaya koyduğu bazı özelliklerin daha erken yaşlarda öğretilebildiğini göstermektedir. Örneğin; uygun etkinlikler düzenlenerek ve basit bir dil kullanılarak çocuklara korunumun öğretilebildiği gözlenmiştir (Wood, 1988; Damon, 1977; Borke, 1971). (Senemoğlu, 2007).
3. SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ: İlkokul yıllarındaki çocuklar, bilişsel yeterlilik bakımından çok hızlı değişme gösterirler. İlkokul dönemindeki, çocukların düşünmesi okul öncesi çocukların düşünmesinden çok farklıdır. Artık, tersine çevirebilme kavramı kazandıklarından korunum ilkesi ile ilgili bir sorunları da yoktur. (www.donusumkonagi.net, 2008)
Bu dönemde en üst düzeyde gruplama yapabilirler. Bir grup bir nesnenin bir başka grubun alt sınıfı olabileceğini anlarlar. (www.donusumkonagi.net, 2008)
Çocuklar, bu dönemde nesnelerin belli özelliklerine göre sınıflayabilirler. (www.donusumkonagi.net, 2008) Somut işlemler dönemindeki çocuklar benmerkezcilikten uzaklaşmışlardır. Olayları ve dünyayı, başkaları açısından da görebilirler. (www.donusumkonagi.net, 2008)
Çocuklar bu dönemde dili etkili olarak kullanmakla birlikte vatan, millet, ülke vb. soyut kavramları anlayamazlar. Soyut kavram ve deneyimlerin somut yollarla açıklanmaları gerekir. (www.donusumkonagi.net, 2008)
4. SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ :Ergenlik döneminin başlangıcından itibaren çocukların düşünme biçimleri, yetişkinlere benzer hale gelir. Bu dönemde artık soyut düşünme başlar. Bir problemin çözümü, somut yollarla sınırlanmaz. Problemde bulunan değişkenler arası ilişkileri bulur. Olası denenceleri geliştirir. Daha sonra da bu denencelerin sırasıyla test eder. Çözüme sistemli şekilde ulaşır. Bu dönemde tümevarım ve tümdengelim yoluyla akıl yürütme gözlenir.
Çocuklar soyut kavramları anlayarak etkili bir şekilde kullanabilirler. Bu dönemde çocuklar, çeşitli ideal fikirleri, değerleri, inançları geliştirmeye başlar. Toplumun yapısıyla, felsefesiyle, politikayla ilgilenir: bir değerler sistemi örgütlemeye yönelirler. (Senemoğlu, 2007)
Somut işlemler dönemindeki çocuklarla soyut işlemler dönemindeki ergenler arasındaki temel fark, ergenlerin bir olayın çok değişik yönlerini görebilmeleri ve bilgiyi soyut olarak üretebilmeleridir. Ayıca dil gelişimi bakımından kavramları atasözlerinin, deyimlerin anlaşılmasında artık problemleri yoktur. Ayrıca yazılı dilinde bir yetişkin kadar etkili olarak kullanabilirler. (Senemoğlu, 2007)
İlköğretimin 6.,7.,8. Sınıflarında ve lisede ergenlerin, analiz etme, karşılaştırma, soyut ilişkileri bulma, özgün bir şey üretme, eleştiriyel düşünme gibi özelliklerini geliştirici nitelikte etkinliklere yer verilmesi gerekmektedir. (Senemoğlu, 2007)
Ergenlerde gözlenen önemli bir diğer zihinsel gelişim özelliği de hipotetik koşullara göre düşünmeleridir. (Senemoğlu, 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder