Thomas Samuel Kuhn
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara Thomas Samuel Kuhn | |
Doğum tarihi | |
Doğum yeri | |
Ölüm tarihi | |
Mesleği |
Hayatı [değiştir]
Thomas Samuel Kuhn 1922 senesinde Cincinnati´de bir musevi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası mühendisti. 1940´da babasının da okuduğu Harvard Üniversitesi´nde fizik okudu. Üniversite döneminde ayrıca felsefe ve edebiyat dersleri aldı ve Harvard Crimson adlı öğrenci gazetesinde yazdı.Lisans sonrası 1943´de Harvard´da bulunan bir radyo araştırma laboratuvarında çalıştı. İngiltere´de ve Fransa´da radar teknisyeni olarak çalıştı. Ikinci dünya savaşından sonra Harvard´a dönerek Master derecesi aldıktan sonra 1949 senesinde, daha sonra Nobel ödülü alan, Jophn H. van Vleck´in yanında doktorasını tamamladı. O zamanlar asıl korucusu Harvard´in Rektörü James B. Conant´dır. Conan Kuhn´u bir fizikci için çok sıradışı olan Harvard Crimson´daki çalışmaları ve bir edebiyat-felsefe külübüne katılmasından dolayı protejesi olarak seçmiştir. Conant´in isteği üzerine Kuhn, henüz doktorasını tamamlamadan önce bir bilim tarihi kursu vermiş. Bu verdiği kurs kendisini o kadar etkiler ki, bunun ardından bir fizikci olmaktan vazgeçer ve bir tarihci ve felsefeci olmaya karar verir.
Yine Conant´in önerisi üzerine Kuhn Harvard´daki Society of Fellows birimine üye olur. Orada bilim tarihi ile ilgilenir, asıl ilgisi ancak her zaman bunun felsefeye olan etkisi olmuştur. Kuhn 1956´da Berkeley Üniversitesi´nde bilim felsefesi ve tarihi dalında yardımcı profesör olarak başlar, ve birkaç sene sonra full profesörlüğü kabul eder. Berkeley´de "Bilimsel Devrimlerin Yapısı" adlı eserini yazar. Bu kitap (kendisi onun için "Essay" [deneme] der) aslında International Encyclopedia of Unified Science ansiklopedisinin bir parçası olarak tasarlanmştı. Kuhn´un çıkış noktası o zamanlar henüz pek tanınmayan ve Ludwik Fleck tarafından yazılan ve Kuhn´un kendi görüşlerinin coğunu içinde barındıran Entstehung und Entwicklung einer wissenschaftlichen Tatsache adlı eserdir.
1964´ten 1979´a kadar Princeton Üniversitesi´nde öğretim üyesidir. Sonra MIT Massachusetts Institute of Technology, Cambridge MA)´ye geçer ve burada 1991´de emekliliğe ayrılana kadar kalır. Kuhn International Academy of Science´ın kurucularından. Bu çok etkilediği kurum tarafından Thomas Kuhn Award ödülü verilmekte.
Thomas Samuel Kuhn 1996´da 73 yaşında kanser yüzünden vefat eder.
Kuhn'un bilimsellik görüşünde iki önemli kavram vardır.Bunlar paradigma ve bunalım kavramlarıdır.
Kuhn'un felsefe etkinliği üç aşamalıdır. İlki normal (olağan bilim etkinliği) ikincisi olağan üstü bilim etkinliği ve sonuncusu bunalımdır. Olağan bilim, bir paradigma var olduğu zamanki dönemdir. Paradigma iki yanlıdır. İlk olarak yeni gelenek başlatır. Eski geleneğe inananları kendine bağlar. Diğeri ise örnek sorunlar ve çözümler sunmasıdır. Gelecek nesillere yeni soru ve sorunlar bırakacak kadar geniş uçludur. Büyük başarıyı temsil eden,ilişkin olduğu alanda nesneyi başarılı olarak açıklayabilen, bilimsel gelişmelere açık olan, gelecek kuşaklara çözülecek problem bırakan yapıtlar paradigma oluştururlar.
Doğa yasalarını andıran ona sığmayan birtakım sanılardan oluşan çerçevelere paradigma denir.
Bir bilim topluluğunda bir paradigma oldugunu düşünelim. Bu bir süre iş görür. Bir süre sonra bir yerde kuramla olgu arasında uyuşmazlık çıkar. Bunu ele almak bunalıma yol acar. Paradigmanın çözemeyeceği bir durum olduğunda bunalım derinleşir. Bu paradigmanın işe yaramadığını gösterir. Yeni paradigmaya zemin hazırlar. Yalnız, aykırı tek bir örnekten ötürü paradigma yanlışlandı diye kenara bırakılamaz.
Paradigmanın güvenli olmadığı durumlarda, yeni açıklayamadığı bir şey olduğu durumlarda bunalım yaratmak gerekir. Eski paradigmaya inanan bilginler kopsun diye yapılır bu. Böylece olağan üstü bilim etkinliği dönemi gelir. Bu yeni paradigma ortaya çıkana dek sürer. Olağan üstü bilim etkinliği iki paradigma arasındaki bir geçiş dönemidir. Bu geçiş birikimsel değil, devrimseldir.
Kuhn bilimin bu işleyisini bilim tarihine bakarak bildiğini söyler.
Bilimin iki türlü boyutu vardır:
SOSYOLOJİK BOYUT: Bilgi saf toplumda yaşamaz. Mutlaka çevre etkisi vardır. Topluluk onları belirler. Bu nedenle birtakım paradigmalar olmak zorundadır.
PSİKOLOJİK BOYUT: Yeni paradigma oluştururken ki durumdur. Eski paradigmadan yeni paradigmaya bağlanmak zordur. Kuhn bunu din değiştirmeye benzetir.
KUHN'LA GELEN TUTUM DEĞİŞİKLİKLERİ
Bilim tarihini hesaba kattı. Geçmişte bilimsel başarılar ortaya koyarken bilginler nasıl yol izledi? Bilim tarihine bakarız ve "nesnellik ve saf deneyci tutumun" olmadığını görürüz.
Sosyolojik boyutu hesaba kattı. Önceden bilginler yalıtık varlıklarmış gibi davranıyorlardı. Buluş bağlamı sırasında bilgin tüm kabulerden bağımsız olmalı gibi bir düşünce vardı.
Psikolojik boyutu hesaba kattı. Bilginler yeni paradigmayı kabul ettirebilmek için us dışı yöntem (ikna etme) kullanırlar. Eski paradigmayla iş gören toplumlar kendi inançlarını sürdürmekte israrlı olurlar.
Paradigma Nedir? Rastladığım genişçe bir tanım şöyle idi: “Paradigma, bireyin iç ve dış dünyasını (kendisini ve etrafını) yorumlama, algılama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sistem, düzenektir.” Bir başkası paradigma’ya çok kısaca, “algı düzeneği” diyordu. Psikolog Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu bir TV programında kavramın açıklamasını çok daha pratiğe indirgeyerek, gözlüğünü çıkarıp sunucuya göstermiş ve “İşte bu” demişti. Nasıl bir gözlükle bakıyoruz dünyaya? Bir arayol bulup paradigma’yı, insanın yaşamı (tabii ki, hem kendisini hem de etrafını) yorumlama ve algılama biçimi diye tanımlayalım. Paradigma’ya tam uyan Türkçe bir sözcük henüz oturtulamadı. Ben, “yaşamı algılama biçimi” şeklinde kullanıyorum. Benim uzmanlık alanım iş yaşamı olduğum için kullandığım zamanlarda da çoğunlukla, “yaşamı algılama biçimi” yerine “iş yaşamını algılama biçimi” derim. Tabii ki, sadece iş yaşamından konuşulmuyorsa sadece, “yaşamı” demek lazım. Zaten ikisini birbirinden ayırmak ne mümkün! Andre Gorz diye bir kişi şöyle demiş: “İnsanların kaçı kimliğini işinden bağımsız olarak tanımlayabilir?” Ulaş Bıçakcı Paradigma Vikipedi, özgür ansiklopedi Paradigma, model ya da kuramsal çerçeve anlamında teorik kelime. Türkçesi ictihad. Yunanca paradeigma'dan gelen kavramın popülerliğini sağlayan Thomas Samuel Kuhn'dur. Bilimsel Devrimlerin Yapısı adlı kitabında düşünsel çerçeve, kuramsallığın belirli bir terimi olarak ve kendisi de yirmi çeşit paradigmada kullanarak anlatır. Ana anlamı, bir bilim çevresine belli bir süre için, bir model sağlayan evrensel olarak kabul edilen bilimsel başarılar, olarak tanımlanır. Kuram, paradigma değildir. Paradigma olması için, yeni ve benzersiz olması, yeniliğinin gelecekteki çalışmalara kaynaklık edecek türde olması. Bir olağan paradigma, olağan bilim etkinliği kuramıdır. Bu kuram her şeyi çözemez, açıkta kalan sorunları görmezden gelir veya dosyalar. Bunlar ve getirdiği sorunlar büyüyüp de kuramın başına bela olduğu zaman, bilim adamı veya bilim adamları çözüm bulmak zorunda kalırlar. Ve olağanüstü paradigma dönemi gelir. Olağan dönem iflas etmiştir. Kriz döneminde bilim adamı (örneğin Ziya Gökalp bir kriz geçirmiştir), yeni paradigma oluşturmak zorundadır. Paradigma değişikliği denilen olay budur. Bir bunalım dönemi gelir ve herşey altüst olur. Kavramların yerli yerine konması için belki bütün teori baştan alınır. Ancak bu olağanüstü dönemde eski paradigmalar direnirler, teoriden kopmalar çatışmalara yol açar (örneğin Marksizm). Terim olarak Thomas Samuel Kuhn'un kullanmasından önce Herodotos, Platon, Aristoteles'de geçer. Ancak bilinen kesin anlamına ve bilim felsefesindeki tartışmasız konumuna Kuhn ile ulaşmıştır. Terimin amacı geniş bir düşünsel çerçevedir. Kuhn'un Bilimsel Devrimlerin Yapısı kitabında 21 farklı anlamda kullanılır. Esas olarak, bir bilim çevresine belli bir süre için egemen olan model, anlamını verir. Bir kuramın paradigma olması için öyle bir yenilik getirmesi lazımdır ki, hem rakipleri varsa şaşırsın ve hayran olsun, hem de çağını aşarak ilerideki görüşlere kapı açsın. Olağan paradigma da zamanla çözemediği sorunlar olduğunda bunalıma düşer ve olaganüstü arayışlara girer ki bu döneme paradigma değişikliği hakimdir. Kuhn, bu anlamda bilimsel bilginin gelişiminin Bilimdeki devrimsel/sıçramalı gelişmelerle meydana gelidiğini belirtir. Belirli bir egemen paradigma artık geçerliliğini yitirmeye başladığında kendiliğinden yeni bir paradigmaya yerini bırakmaz, aksine bu devrimsel süreçlere benzeyen aşamalar gösterir. Paradigma değişiklikleri eskisinde büyük yıkımlara yol açar. Belirli bir paradigmanın belirli bir zamandaki geçerliliği, sözkonusu paradigmanın genel-kabuledilirliği ile ilintilidir. | ||||
| |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder